Güzeller güzeli padişahın kızı ile padişahın cesur askeri birbirlerine aşık olmuşlar. Bu durum kısa süre içerisinde sarayda konuşulmaya başlanmış. Sarayda herkes bunu konuştuğu için durum padişahın kulağına da gelmiş.
Bu durum üzerine çok sinirlenen padişah kızını yanına çağırarak onun askerden ayrılmasını istemiş. Padişahın kızı ne yapmış ne etmişse babasını ikna edememiş. Hal böyle olunca padişah kızını askerinden ayrı tutmak için askerine büyük bir ceza vermiş. Onu sarayın en dibinde yer alan zindana atmış.
Sevdiği adamı bir daha göremeyen padişah kızı olan biteni anlamaya çalışmış. Kime sorduysa kimse cesur askerin zindanda olduğunu söylememiş. Söylerlerse kendilerinin sonunun da bu asker gibi olacağını biliyorlarmış.
Kız günden güne zayıflamış ve sonunda hastalanarak yatağa düşmüş. Padişah ne yapmış ne etmiş ise kızını iyileştirememiş. Kızının askerine bu denli sevdalı olduğunu hiç düşünememiş. Son çare olarak askeri zindandan çıkarmayı planlamış.
Çaresiz asker zindanlarda kalmaktan tanınmayacak bir hale gelmiş. Zindandan çıkarılmasına bir anlam veremeyen askeri kızın yanına götürmüşler. Kızı o halde hasta gören asker sevdiği için çok gözyaşı dökmüş. Asker kızın kulağına eğilerek: ‘’Geldim sevgilim, artık hiç ayrılmayacağız.’’ demiş. Bu fısıltıları zar zor duyan kız duyduklarının bir rüya olduğunu düşünmüş. Kendine gelmekte zorluk çeken kız tüm gücünü toplayarak gözlerini açmış.
Bir de ne görsün hayatının aşkı asker karşısında duruyor. Bu ona büyük bir güç vermiş. Yatağından doğrulmaya çalışmış ama gücü yetmemiş. Askerin çok zayıfladığını ve bakımsız kaldığını görünce kendi hastalığını unutarak onun için ağlamaya başlamış.
Bu durumu gören padişah yaptıklarından büyük bir pişmanlık duymuş. Kızının her geçen gün genç delikanlının sevgisi ile iyileşmesini büyük bir hayretle izlemiş. Kızı artık eski sağlığına kavuşmuş. Yakışıklı genç de eski gücüne ve eksi güzelliğine yeniden kavuşunca yapılması gereken tek şey bu iki genci evlendirmek olmuş. İki genç kırk gün kırk gece süren görkemli bir düğün ile evlenmişler. Padişah kızının mürüvvetini görmüş olmaktan ve kızını mutlu görmekten daha önemli bir şey olmadığını anlamış. Ömür boyu mutlu mesut birlikte yaşamışlar.